Naborsky hangi ülkenin vatandaşıdır?
Anadili İngilizce olan kişinin cevabı
Rebecca
Daha sonra videoda Navorsky, kurgusal Krakozia ülkesinden bir gezgin. Gerçek bir ülke değil, bu film için yaratılmış kurgusal bir ülke.
Rebecca
Daha sonra videoda Navorsky, kurgusal Krakozia ülkesinden bir gezgin. Gerçek bir ülke değil, bu film için yaratılmış kurgusal bir ülke.
04/29
1
defineBu ne anlama geliyor? Bu bir kelimenin tanımı ya da bunun gibi bir şey değil.
Evet bu doğru! Bir kelimenin tanımıyla aynı şey değildir. Buradaki define, dikkat çekmek veya net bir taslakla ayırt etmek anlamına gelir. Örnek: I'll define the type by going around it with a permanent marker. (Türleri net bir şekilde tanımlamak için etrafa bakmak için bir isim kalemi kullanacağım.) Örnek: You can define the eyeshadow by adding a few details with the liquid eyeliner. (Farı belirginleştirmek için likit eyeliner ile biraz detay ekleyebilirsiniz.) Örnek: The sign isn't very defined. (Ölüm nedeni çok net değil.)
2
at least'nin cümlede sabit bir yeri vardır?
Bir cümlede At leastnereye koymanız gerektiğine dair bir kural yoktur, ancak at leastsıklığı belirten bir zarftır, bu nedenle genellikle bir fiilden sonra gelir. Bir fiilden sonra at leastkoymak genellikle konuşmacıya bağlıdır ve cümlenin anlamını değiştirmez. At leastcümlenin sonunda da gelebilir. Örnek: You should eat one cup of fruit per day, at least. (Günde en az bir kase meyve yemelisiniz.) Örnek: I have read at least a hundred books. (Şimdiye kadar en az 100 kitap okudum.)
3
fibber, liar, fraud arasındaki fark nedir?
fibberve liargenellikle birbirinin yerine kullanılır. Aradaki fark, fibber'ın önemli olmayan önemsiz şeyler hakkında yalan söylemesi, liar'in ise hem büyük hem de küçük şeyler hakkında yalan söylemesidir. İkisinden liardaha yaygın olanıdır. fraud, dolandırıcılık suçunu veya bir bireyin kar elde etmek için yaptığı bir şeyi ifade eder. Esas olarak başarıları, nitelikleri, iş deneyimleri vb. hakkında yalan söyleyerek başkalarını aldatan bir kişidir. Örnek: I'm watching a show about someone who becomes a lawyer but he's actually a fraud since he doesn't have a law degree. (Avukat olan bir adam hakkında bir gösteri izliyordum ve onun hukuk diploması bile olmayan bir dolandırıcı olduğu ortaya çıktı.) Örnek: I told my parents a small fib so I could come to this party. I'm a fibber. (Bu partiye gitmek için aileme biraz yalan söyledim, ben bir yalancıyım.) Örnek: She's a liar. She lied about her qualifications on her CV. That could even be considered fraud. (O bir yalancı, özgeçmişinde sahtekarlık olarak kabul edilebilecek nitelikleri hakkında yalan söyledi.)
4
get shot into spaceyaygın bir ifade mi?
Hayır, shot into spaceçok yaygın bir ifade değildir. Sadece uzaya bir şey fırlatmak gibi durumlarda kullanılır. Ama burada, uzaya fırlatılan bir roket için bir roller coaster benzetmesi olarak kullanılıyor. Örnek: The rocket was shot into space after the countdown. (Geri sayımdan sonra roket uzaya fırlatıldı.)
5
diminish inne anlama geliyor?
Aslında, diminishve inburada ayrı ayrı çalışır! Diminish, küçülmek veya yapmak anlamına gelen bir fiildir ve in any way, herhangi bir durumda anlamına gelen olumsuz cümlelerde yaygın olarak kullanılan bir ifadedir. Örnek: You're not responsible for my choices in any way. (Hiçbir koşulda seçimlerimden sorumlu değilsiniz) Örnek: John was trying to diminish my achievement by criticizing me. (John beni eleştirerek başarılarımı küçültmeye çalıştı) Örnek: I don't want to diminish your achievements in any way. (Başarılarınızı hiçbir şekilde küçültmek istemiyorum.)
İfadeyi bir testle tamamlayın!
Bay Navorski, lütfen beni takip edin.