Hakuna Matata özellikle İngilizce veya Latince gibi görünmüyor, değil mi? Etimoloji nedir?

bake offne anlama geliyor?

bake-off, fırıncıların pişirdikleri ekmeğe göre değerlendirildiği bir yarışmadır. Basitçe söylemek gerekirse, bu bir pişirme yarışması! Örnek: I'm going to be part of a bake-off next week. (Önümüzdeki hafta bir pişirme yarışmasına katılıyorum!) Örnek: The winner of the bake-off made a giant three-tiered cake. (Pişirme yarışmasının galibi üç katlı devasa bir pasta yaptı.)

Burada neler olup bittiği konusunda biraz kafam karıştı. Be having a babybebeğin doğduğu veya doğumun başlamak üzere olduğu anlamına mı geliyor?

Buradaki şimdiki zaman (be having a baby) doğma sürecini ifade eder. Aynı anlamda be having a baby yerine in laborkullanabilirsiniz. Örnek: She is in labor right now. (Doğum yapıyor) Örnek: We have to get to the hospital fast, I'm in labor. (Birazdan hastaneye gitmem gerekiyor, bebek çıkıyor.)

bookve reservearasındaki fark nedir?

Bir şey bookettiğinizde, bu genellikle bir şey satın aldığınız anlamına gelir. Öte yandan, bir şeyi reserve, sizin için ayrılmış olduğu ve bunun için ödeme yapmanız gerekmediği anlamına gelir. Örnek: I booked a flight for us to Hawaii. (Bizim için Hawaii'ye bir uçuş rezervasyonu yaptım) Örnek: I reserved a table for us at a nice restaurant. (Güzel bir restoranda bizim için yer ayırttım)

Vicene anlama geliyor?

Vice, kötü veya ahlaksız davranışın veya karakterdeki zayıflığın bir işaretidir. Burada, kendi başınıza bir şeyler yapmanın sizi zayıflatabileceği ve hatta ahlaksız karakter veya davranışlara yol açabileceği anlamında viceatıfta bulunuyor. Örnek: My vice is my anger and not expressing it in a healthy way. (Zayıflığım öfke ve bunu sağlıksız bir şekilde ifade ediyorum.) Örnek: The character in the movie is plagued by the vice of her pride. (Bu filmdeki karakter gurur zayıflığından muzdariptir)

stiffen up the upper lipne anlama geliyor? Bu bir deyim mi?

stiff upper lipkelimesi, kızgın olduğunuzda duygularınızı göstermediğiniz anlamına gelir. Yani stiffen up the upper lipduygusallaşmayın veya duygu göstermeyin olarak görülebilir. Bu ifade, sinirlendiğimizde veya ağladığımızda dudaklarımızın titrediği fikrinden kaynaklanmıştır, bu yüzden dudaklarımızı titrememeleri için sıkıca tutarsak ağlamayız. Örnek: I tried to keep a stiff upper lip, but I was so overwhelmed I just broke down. (Duygularımı saklamaya çalıştım ama bunaldım ve dağıldım.) Örnek: The teacher shouted at him, but he kept a stiff upper lip. (Öğretmen ona bağırdı ama herhangi bir duygu göstermedi) Örnek: Stiffen up that upper lip. There's no point in crying. (Ağlama, ağlamakta yanlış bir şey yok.)