Nanitene anlama geliyor?

Anadili İngilizce olan kişinin cevabı
Rebecca
Bu iyi bir soru! Nanite, nanometreye kadar ölçüm yapabilen çok küçük bir elektronik cihazdır. Nanite, Harley'nin boynuna dikilir, böylece kaçmaya çalışırsa patlar.

Rebecca
Bu iyi bir soru! Nanite, nanometreye kadar ölçüm yapabilen çok küçük bir elektronik cihazdır. Nanite, Harley'nin boynuna dikilir, böylece kaçmaya çalışırsa patlar.
12/31
1
Arka arkaya 2 zarf listelemek uygun mudur?
Evet, bir cümlede arka arkaya iki zarf dilbilgisi açısından yanlış değildir. Daha kesin bir şekilde açıklamak için size bir örnek göstereceğim. I am quite well. Bu cümlede art arda iki zarf vardır: 'quite' ve 'well'. 'Well' ambe fiili değiştirir ve 'quite' başka bir zarf olan 'well'yi değiştirir. He did extremely well. Bu cümlede de 'extremely' ve 'well' zarfları art arda gelir. 'well' dofiilinin geçmiş zaman diddeğiştirir ve 'extremely' 'well' zarfını süsler.
2
I'm over it, be over somethingne anlama geliyor?
Be over something/someoneartık bir şeyi umursamadığınız anlamına gelir. Başka bir deyişle, artık herhangi bir durumdan veya başkalarından etkilenmiyorsunuz. Evet: A: How are you doing? You broke up recently. (Nasılsın? geçenlerde ayrıldın.) B: Totally fine. I'm over it. (Hiç sorun değil, çoktan aştım.) Örnek: I was really upset about failing the interview but I'm over it now. (Mülakattan elendiğim için çok üzüldüm ama artık bittim.)
3
Son ek olarak pokesne anlama geliyor? Bana bir örnek ver!
Burada bahsettiğimiz pokesbir son ek değil! Pokesaslında yalnızca, genellikle halsiz ve halsiz olan bir kişi için sıradan bir terim olan slowile birlikte bir slowpokesolarak kullanılır. Ayrıca, pokebir son ek değil, sadece parmak gibi keskin bir şeyle bir bıçaktır. Çiftlikteki koyunları korumak ve hayvanların pokeadı verilen çitin üzerinden atlamasını önlemek için kullanılan ve hayvanların halsiz davranmasını sağlayan bir araç olarak adlandırılırdı. Bugün yavaşlık dediğimiz slowpoke da bu arka plandan geliyor. Örnek: Please stop poking my shoulder, John. It's annoying. What do you want? (Omzuma sokmayı bırak John, sinirlendim, ne istiyorsun?) Örnek: The slowpokes were catching up with us in the race. (Yavaşlar yarışta bizi yakalıyor.)
4
Having something to say and saying it to be listened tosöylemek garip olur mu?
Bu iyi bir soru! Hayır, having something to say and saying it to be listened tokulağa hiç garip ya da tuhaf gelmiyor. Bunu hiç sorun yaşamadan söyleyebilirim. Bununla birlikte, yeni cümlenin amacı insanların hikayeyi dinlemesini sağlamak olsa da, insanların önce dinlemesi gereken nüansın çoğunu aktarmıyor. Yani bu nüansı daha net bir şekilde iletmek istiyorsanız, having something to say and saying it in a way people will listen todemek daha iyidir.
5
enemy, competitor, rival, opponent arasındaki temel farklar nelerdir?
Bahsettiğiniz tüm kelimeler bir rakibe atıfta bulunuyor, ancak farklı bağlamlara sahip oldukları için birbirlerinin yerine geçemezler. Her şeyden önce, enemy, birine veya bir şeye aktif olarak karşı çıkan veya düşman olan biri anlamına gelir. Örnek: Germany and France were enemies in the Second World War. (Almanya ve Fransa II. Dünya Savaşı'nda düşmandı) Competitor, düzenlenen yarışmaya katılan kişidir. Aynı amacı hedefleyen kişi veya gruplar olabilir. Örnek: Every country sends competitors to the Olympic Games, but only some win medals. (Her ülke olimpiyatlara bir sporcu gönderir, ancak yalnızca sınırlı sayıda ülke madalya kazanabilir.) Örnek: Our company's primary competitor has lower prices but lower quality products than us. (Ana rakiplerimiz bizden daha düşük, ancak daha düşük kalitede) Rival, aynı amaç için aktif olarak rekabet eden bir kişi veya kuruluşu ifade eder. Competitor'ye benzer, ancak daha güçlü bir ifadeye sahiptir. Eşit anlamına gelen bir fiil olarak da kullanılabilir. Örnek: Two boys like the same girl, and both are trying to impress her. They are rivals for her love. (İki erkek aynı kızdan hoşlanır ve ikisi de kızı etkilemeye çalışır; aşkta rakiptirler.) Örnek: There are no runners who can be rivals to Usain Bolt. (Usain Bolt'a rakip olabilecek bir koşucu yok.) Örnek: Tigers rival lions as the most dangerous big cat. (Kaplanlar, aslanlarla karşılaştırılabilir en tehlikeli büyük kedilerdir) => rivalfiil olarak Son olarak, opponent, yarışmalarda, yarışmalarda, münazaralarda vb. yarışan ve genellikle duygusal yönü içermeyen birini ifade eder. Örnek: The chess master struggled against his opponent but eventually won the game. (Satranç ustası rakibe karşı mücadele etti ama sonunda kazandı) Örnek: We don't need to see our coworkers as opponents when trying to get a promotion. (Bir terfi hedeflediğinizde takım arkadaşlarınızı rakip olarak görmek zorunda değilsiniz.)
İfadeyi bir testle tamamlayın!
Naniti silahsızlandı!