Deprive'in birini yasakladığını biliyorum ama bunu bir cümleye nasıl uygulayacağımdan emin değilim. Bana bir örnek verebilir misiniz?

Anadili İngilizce olan kişinin cevabı
Rebecca
Şüphesiz! Deprive, birinin bir şey yapmasını engellemek anlamına gelir, ancak aynı zamanda birinden bir şeyi alıp artık ona sahip olamaması anlamına da gelir. Örnek: I've been deprived of sleep ever since exams started. (Sınavın başlangıcında uykusuz kaldım) Örnek: My parents deprived me of cake when I was younger. They said it wasn't good for me. (Ben çocukken, ailem benim için iyi olmadığı için pastayı benden aldı.) Örnek: Spending time with your boyfriend all day deprives me of spending time with you! (Bütün günü erkek arkadaşınla geçirirsen, benden zaman alıyorsun!) Örnek: I have been deprived of hope ever since I got my exam results back. (Test sonuçlarını aldığımda tüm umudumu kaybettim.) Örnek: You're depriving me of my favourite chocolate? But how come? (En sevdiğim çikolatayı alacağım? neden?) Örnek: We often deprive people of basic skills when we tell them something, but not how to do it. (Genellikle temel bilgilere sahip olan insanlara öğretiriz, ancak onlara nasıl yapılacağını söylemeyiz.)