Burada itneyi kastediyor?
Anadili İngilizce olan kişinin cevabı
Rebecca
Itönceki cümlede bahsedildi ve sadece 80 saniye süren dünyanın en kısa uçuşunu ifade ediyor.
Rebecca
Itönceki cümlede bahsedildi ve sadece 80 saniye süren dünyanın en kısa uçuşunu ifade ediyor.
12/24
1
Craveve wantarasındaki fark nedir?
Size Craveve wantarasındaki farkı söylemek gerekirse, cravewant'den daha güçlü bir nüansa sahiptir. Want, bir şeyi istemek ve dilemek anlamına gelirken, cravedeğildir Yapamayacağınız kadar güçlü bir şekilde istediğiniz bir şeyi ifade eder. Cravegenellikle belirli yiyecekleri tanımlamak için kullanılır. Örnek: I want to buy this bag, I love the color of it. (Bu çantayı satın almak istiyorum, çünkü rengini seviyorum.) Örnek: I'm craving ramen tonight for dinner, I haven't had it in a long time. (Bu akşam akşam yemeği için canım ramen eriştesi çekiyor çünkü uzun zamandır yemek yemedim.)
2
in my bedroom on my bedroom floor"" ifadesi kulağa doğal gelmiyor, öyleyse neden tekrar tekrar " bedroom" diyorsunuz?
Bu iyi bir soru! Konuşmacının burada söylediği ilk bedroom, kelimenin tam anlamıyla, genellikle uyuduğu yere atıfta bulunan bir isimdir. İkinci bedroom, yatak odasında değil, bir odada yerde neler olup bittiğini ifade eder. Örnek: I was at school in my school library. (Okul kütüphanesindeydim) Örnek: She wasn't at work during work hours. (Mesai saatleri içinde işte değildi)
3
Marryevlilik demektir merrymutluluk demektir, değil mi? Telaffuzdaki benzerlik göz önüne alındığında, bu iki kelimenin birbiriyle ne ilgisi var?
Bu ilginç bir soru! Elbette, iki kelime benzer görünüyor, ama aslında çok farklılar. Çünkü marryLatince ve Fransızca'dan geliyor, ancak merryAlmanca konuşulan dünyadan geliyor. Yani benzer görünen herhangi bir şey büyük olasılıkla sadece bir tesadüftür. Örnek: Her laugh was merry and full of sincerity. (Gülümsemesi mutlu ve samimiyet dolu görünüyordu) Örnek: Are you going to ask her to marry you? (Ona evlenme teklif edecek misin?)
4
Bu bağlamda outputne anlama geliyor? Bir oyuncu olarak istatistiklerinizden bahsediyor musunuz?
Buradaki output, bir bireyin belirli bir alanda gösterebileceği yetkinlik veya üretkenliği ifade eder. Özellikle beyzbolda, bir oyuncunun üretkenliği, bir oyundaki iyi sonuçların bir ölçüsüdür. Ancak, bu çok küçük bir durumdur, bu nedenle spor dünyasında çok sık kullanılmaz. Örnek: Jim's output at this office is wonderful. He gets the most work done. (Jim'in bu ofisteki üretkenliği çok arzu edilir, çünkü işin çoğunu o yapar.) Örnek: Railguns have meager output but high damage. (Railgun'ın çıkışı yetersiz, ancak gücü harika.)
5
of allne zaman kullanılır? Ve ne demek istediğini bana söyle!
Of all, ever (en iyi) veya in the world (dünyada) ile eş anlamlıdır. Of allifadesi tam değildir ve bir cümlenin sonunda kullanılmasında bir sakınca yoktur çünkü onu bir isim veya zamir takip ettiğini ima eder. Burada söylemeye çalıştığım orijinal cümle the most magical fairy princess of all fairy princessesolacaktı. Bu cümlenin sonundaki fairy princeseses, of allifadesiyle zaten ima edildiği ima edildiği için atlanmıştır. Bu nedenle, of all'kimin arasında' veya 'kiminle karşılaştırıldığında' anlamına gelebilir. Örnek: You're the best teacher of all! (Sen en iyi öğretmensin!) Örnek: It was the greatest birthday party of all. (Bu şimdiye kadar gördüğüm en iyi doğum günü partisiydi.)
İfadeyi bir testle tamamlayın!
Bu yıl Orkney'de 50 yıldır uçuyorum.